"melise, masamdaki kirli bardakları getir de yıkayayım diye seslendiğimde, elinde bir vazoyla yanıma geldiğini anlatmadan gecemeyecegim. çiçek alan adamlar ve almayanlar diye ikiye böldüğümüz erkek kategorisinde secimleri itibariyle şanssız kadınlar guruhundan olmamızın yarattıgı acıyı, boş da olsa gelecege hala umutla bakan bir vazoyu bardak sanarak bana bir vazoyu bile çok görmesiyle alevlendirip, evde öyle çok vazoya ihtiyac oluyor ki diye espriye dökerek yumuşatmaya çalışmaktan öteye gidemedik. yahu hayatım ben dalında seviyorum çiçeği, alma bana çiçek alma alma diyorum ama dinletemiyorum öyle bi adam benim sevgilim dedim de, 'ben de gecende öyle dedim, saksıyla geldi bana canım yaa' demesiyle gülmekten yerlere yattık. melisle çok gülüyorum; işte en çok bu yüzden, onu çok seviyorum."
demiş özgem bitanem. oysa bu konuşmalar geçtiği sırada "hehe vazomda henüz kuru çiçek görmedim, hep tazesini getirir sevdiceğim bana" diyebilmeyi çok isterdim. gel gör ki gönlümü çiçek alma alışkanlığı olmayan bir delikanlıya kaptırmış bulundum. elden ne gelir.
belçika belçika bom bom bom

şubap şubap bom şubap şubap bom
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1 yorum:
psikolojik baskı.
ehehe
Yorum Gönder