bizim evin karşısında ilkokul olduğu için günümün büyük bir bölümü mini mini çocukların arasında yürümekle geçiyor. öyle komik şeyler söylüyorlar ki aklıma geldikçe kıkırdayıp duruyorum derslerde. boylarının 100 katı ettikleri laflara vermeye alıştığım tepki "haha ilahi çocuk bu sabah da güldürdün beni", "bak seen neler de biliyo eşşek sıpası", "ulan belli ki kıza yazıyosun, neden kafasına vuruyosun be evladım" şeklinde ablalık taslamalar şeklinde olurdu.
gel gör ki bu sabah yanımdan geçen küçük bir kız diğerine "penguenler neden uçamaz biliyo musuun" dedi.
" hıh haha ilahi çocuk... sen de... ay siz küçükler de ne alemsi... niz... penguenler uçmaz mı ki... uçar canııım... uçamaz mı yoksa... neden uçamaz lan..." şeklinde kilitlenmelerim ve benden giderek uzaklaşan kızın arkasından umutsuzca bakışlarımla son buldu. derse yetişmek zorunda olmasam ve " neden uçamaz bana da söyleseneee" diyerekten arkasından koşarak küçük kızın korkutmayacağıma emin olsam kesin sorardım.
içimde kalmış bir soru bu "penguenler neden uçamaz" .günün en alakasız anında aklıma gelip -bending momentları dinlemem gereken bir zamanda mesela kafamı alıyor, götürüyor. yanımdakine de dönüp soramıyorum ki " sen o freebody diagramları boşver de söyle bakalım bana penguenler neden uçamaz" diyemem ki ben şimdi koskoca adamlara. "eve gidince kesin araştırıcam" diyorum. yattığımda aklıma geliyor, kalkmaya üşeniyorum, istihareye yatıyorum, rüyamda görürüm belki diye. ertesin gün yine aklıma geliyor, çıldırıyorum. sonunda makul bir zamanda aklıma geldi. bu yazı biter bitmez öğrenicem neden uçamadıklarını.
ve o ilkokulun önünde bütün gün boyunca oturup kızın bana o soruyu sormasını bekliycem. sorduğu anda yapıştırıcam cevabı.
bir daha asla da minikleri dinlemiycem.
bu ilkokulun karşısından da taşınıyorum.
belçika belçika bom bom bom
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder