giriş:
bizim okulda bir öğrenci sabahtan akşama kadar en fazla 8 ders alabilir. ilköğretim-lise gibi o dersten çık 10 dakika tenefüsten sonra hemen koş diğerine gir, hoca gelince ayağa kalk, defterine kenar süsü yap gibi durumlar olmaz. ha çok istiyosundur saygından ayağa kalkarsın ya da defterinin kenarına saç örgüsü çizersin, senin tercihin. ama eminim ki kimse 7 ders üstüste construction materials, advanced english, fizik, strength of materials dersine girmek istemez. hele de 10 dakikalık aralarda kuzey- güney mekiği dokumak zorundaysa. ben bu okulda 6. dönemim okuyorum, ilk defa 1 günde 7 adet dersim var. o kadar çok koşturuyorum ki, yemek yemeyi bırak sabah açtığım krakerleri her derste bir tane yiyerek akşama kadar bitiremiyorum. elimden eksik olmayan çay, kahve, daha defterlerimi toplarken ağzıma koyduğum sigaram ve benimle aynı kaderi paylaşan ufuk da olmasa zor alışırdım. ama alıştım. 4 perşembedir aynı tempoyla sabahın 9 undan akşamın 5 ine kadar durmaksızın koşturuyorum. sadece bir önceki gece 8 saat uyumuş olmam yeterli.
gelişme:
lanetli perçembeden önce (dün gece) 11'de yatağıma yatıp, pek sevdiğim kitabımı okuduktan sonra , 12 civarı gelen mayışıklıkla saati 8'e kurup, gözlerimi yumdum. hesaplarıma göre 8 saatlik uykum sayesinde ertesi akşam 5'e kadar yetebilecek enerjiyi depolıycaktım. rüyalar aleminde cirit attığım sıralarda yani gece yarısı 2'de (hikayenin vurucu ayrıntısı) telefonumun acı acı çalmasıyla uyandım. arayan egemen, konuşan kıvılcımdı. taksim semalarında alkolün etkisiyle uçan bu nadide çiftimiz, gece bende kalmayı talep ediyorlardı.
ayrıntı: bu kıvılcım bizim bölümde okuyan, sabah 9 da dersim olduğunu, sinirli bir mizacım olduğunu, uyumayı sevdiğimi ve sabaha kadar evine otobüs olduğunu bilen, evi taksime benimkinden daha yakın olan bir şahıs.
devam ediyorum:sinir harbiyle ağza alınmıycak şeyler söyleyerek telefonu kapattım, hemen ardından ev arkadaşımın telefonu çaldı. arayan yine kıv yine kıv. bizim evde uyuyacağı gelmiş heralde ya da kendini toprağa beni de demir parmaklıklar ardına göndermeye kararlı. eliften de aynı tepkiyi alınca evimize gelemediler. hikaye de burda bitmedi.
sonuç:
sinirden midesi bulanan, başı ağrıyan melis sabaha kadar uyuyamadı, 40 dakikalık enerjisiyle ilk dersi atlatıp diğer derslere iki elinde birer adet kahveyle girdi, sadece not tuttu, bi bok anlamadı. eve geldi bayıldı. kıvılcım dallaması da okula gelmeye korkup bütün gün yorganının altından çıkmadı.
anafikir: melisi uykusundan uyandırcağına sokaklarda yat daha iyi.
kişisel çıkarım, ruhsal çözüm: bu olaya asıl kızma sebebim kıvılcımın beni gecenin bir yarısında kaldırması değil de sevgilisiyle taksimde gece ikilere kadar takılıp, eğlenmesi.
dünün en güzel ayrıntısı: elinde çiçeğiyle bana gelip, beni bayıltıncaya, ağlayıncaya, yalvartıncaya kadar güldüren sevgili edacan.
belçika belçika bom bom bom
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder