kıskanmak ve kıskanılmak bazen çok yorucu olsa da keyifli yanları yok değil. gerçekten sevdiğini ve sevildiğini hissediyosun sanki ya da bana öyle geliyor. hepsi bir oyun, hayatı tatlandırmak adına. kıskanmıyorsan da kıskanıyormuş gibi yapıyor olabilirsin mesela. kıv'la delice dalga geçtiğimiz, sürekli kendini sorgulayan psikoloji kızlarına benzemeye başlamıyorum,korkulcak birşey yok. bazı hareketlerinin spontane, samimiyetsiz, anlamsız olması da çoğu zaman güzeldir. bunu neden yaptım? acaba şunu hissettiğimden mi? ee onu neden hissettim ki şimdi? neler oluyor diye sürekli sorgulamaya tamamen karşıyım. kontrolün sürekli elimizde olmasının imkanı yok, olmasına gerek de yok, hatta olmasa daha iyi. sonuçta kendine yakıştıramadığın hareketleri yapan da sensin, üstüne oturmayan kıyafetleri giydiğin gibi. ama bu anlattıklarımızın konumuzla hiç alakası yok.
konu: kıskançlık
ben özgeyi buketten kıskanabilirim, özge beni eliften, annem beni babamdan, ben babamı karısından, sevdicek beni herkesten, ben onu yaşayan bütün canlılardan, edanın arkadaşı edayı benden, kıv sevgilisini ezgiden. kıskançlık hayatımızın her yerinde ve dediğim gibi çoğu zaman çok tatlı.
bugünlerde sürekli foreign disaster days dinleyip duruyorum. bunun da konumuzla alakası yok. aslında konu da yok ya. ben öyle, aklıma geldi işte, herkesi herşeyden kıskandığımı farkettim, çoğu insanın da beni kıskandığını zannettim. ay karaladım bişiyler işte. gelme üstüme. ben de o harika bloggerlar gibi yazmak isterdim ama olmuyor işte. onlar da benim kadar güzel yatak toplayamıyorlardır mesela ya da gazozlu kek yapamıyorlardır büyük ihtimalle.
foreign disaster days o kadar güzel bir parça ki. bir dahaki brazzaville konserine (olacağına inanmak istiyorum) sevdicekle gidicez. o bile sevdi.
bi de critical reading dersinde dünya üzerindeki en short story olduğu iddaa edilen bir şey okuduk. şöyle "baby shoes for sale, not much used". üzerine saatlerce konuştuk. bebek ölümlerinde girdik, bir daha çıkamadık. bunun bir short story olduğuna asla inanmayacak olsam da, o kadar sayısal dersin arasında AE ve TK ya koşarak gittiğimi de inkar edemem.
hayat birkaç gündür pek iyi değildi. yine uyuyamamalar başladı. sıkıntılar + ve - sonsuz yönünde yayılıp hayatımı kapladı. ama bu gece iyi birşeyler oldu sanırım. ya rayına oturttuk bazı şeyleri ya da raydan çıkacağına emin olduğumuz halde yolculuğu kesemedik. zaman göstericek.
işi iyice abartıp, bana gülceğinizi bilerek kadın erkek ilişkilerini sütlü tatlıya benzettiğimi söylemek zorundayım. daha fazla içimde tutamıycam. sonuna kadar çabucak yiyip, bitiriyoruz. dibini de ne kadar kazırsak kazıyalım çıkaramıyoruz. çeşmenin altına koyup, kabarmasını beklemeyelim. gerisi kolay.
öptüm kiraz dudaklardan demiycem, kıskanırsın, bilirim.
belçika belçika bom bom bom

şubap şubap bom şubap şubap bom
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder