belçika belçika bom bom bom

belçika belçika bom bom bom
şubap şubap bom şubap şubap bom

Salı

24

şarap, jazz, sinema, rakı-balık, trilye, sınırsız muhabbet, sürekli gülen bir kız, durmadan bir şeyler anlatan, hayran kalınası ve nefret edilesi bir adam...bunları birleştir. haftasonum öyle geçti işte. merak etme, kaç tane film izlediğimi yazmıycam, sayılarla işim yok ama hepsi birbirinden güzeldi. gözlerim büzüşüp, kumanda elimden düşünceye kadar film izledim. filmlerin bir tanesinden sonra jazz dinlemeye, diğerinden sonra şarap içmeye karar verdim. "uff ne çok şey biliyo ya, insanın hevesi kaçıyo" hırsına kapıldım, benden 30 yaş büyük olduğunu hatırlayıp rahatladım. 1 yıldır görüşmediğim için hızlı bir özet geçmek zorunda kaldım. mithat alamda çalışmaya başladığımı duyunca çok sevindi, yıllar önce inşaat mühendisi olcağımı duyduğunda kahrolmuştu zaten. eskiden "şundan da mı haberin yok, şunu da mı izlemedin, ah be kızım, neler kaçırıyorsun" derdi bana, şimdi halimden memnun dinledi beni, gurur duyduğunu hisseder gibi oldum. birlikte vakit geçirmekten hoşlanıyoruz, birbirimize çok benziyoruz, baba-kızla yakın arkadaş arası bir şeyiz biz artık. özlediğimizi zor söylesek de dayanamayıp görüşüyoruz ve kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Hiç yorum yok: