ellerinde,sırtlarında çantalar,akşamdan kalmış adımlarını giderek büyüterek aylardır bekledikleri konserden önceki son servise yetiştiler. simit aldılar iki tane, dişlerine kaçan susamlarla sürekli gülüyorlardı. biri ojesini sürdü, hazırdı artık dinlemeye. çadırlarını kurdular ordan burdan yardım alarak, kilitlemediklerini bildikleri halde koştular konser alanına. bir tanesi dandadadan a takıldı. "kız" çalıyordu. severdi o parçayı, sonraları daha da çok sevdi nedense, artık dinlemiyor. diğeri ana sahneye koştu. grubun sahneye nasıl çıktığını bile kaçırmak istemezdi. birbirlerini kaybetmişlerdi, umurlarında da değildi. postcards from italy çaldığında tesadüfen buluştular, rüzgar esiyordu, güneş batmaya başlamıştı, sollarında deniz, ellerinde bira birbirlerinin çevresinde dönüyorlardı kolları açık. gözleri yaşarmıştı sevinçten. kalabalık yoktu artık. deniz kıyısında yalnız başlarına dönüp duruyorlardı. çıplak ayaklarıyla kumda sakin adımlar atıyorlardı.
And I will love to see that day
That day is mine
belçika belçika bom bom bom
şubap şubap bom şubap şubap bom
1 yorum:
yeşil çantamdaki kırmızı oje izi hala duruyor. hatta dişimin arasına sıkışmış simit susamını da özenle saklıyorum anonyehuhehuehue.
dün gece nasıl özledim orayı. beirut şiki şiki baba çaldı, oyle çok içimden geldi ki, öyle çok istedim ki tekrar onları canlı dinleyebilmek. ama şöyle esen ruzgara ve denize karşı. döne döne.
Yorum Gönder